1970lerde popüler müzik dünyasına Yazık
Oldu Yarınlara, Haydi Sil Gözlerini gibi
unutulmayan şarkılarla adım atan İlhan İREM, zamanla kendi dünyasına
kapanarak
yalnız ama üretken yıllar geçirdi.
Adı hep 70lerdeki şarkılarla anılsa da,
90lı yıllar boyunca senfonik rocka kadar uzanan denemelerle, popülerlikten
uzak bir yaşamı seçti.
İREMle yalnızlık ve sevgi üzerine konuşurken,
70lerin genç pop yıldızından bugünlere gelişinin öyküsünü de çıkarmış
olduk.
Yalnızlık...
Yalnızlık, İlhan İREM için giderek bir yaşam
biçimine dönüşmüş.
Asostan Foçaya kadar tüm sahil şeridinde plansız programsız
seyahatler yapıyor.
Foçada yüzüyor, dalıyor.İzmire, Efese, Meryem anaya gidip
huzur buluyor.
Kıbrısta durmadan yazıyor, besteliyor.İstanbula stüdyo çalışmaları
için geliyor.
İlhan İREM yalnızlığı seviyor:
-Yalnızlık bizim seçimimiz.Hansuyla
gece yarıları buluşup söyleşeceğimiz üçbeş dostumuzdan başka
kimselerin olmadığı sakin ve huzurlu bir cennet kurduk.Ötesinde aydınlık
yankılarla dolu, gerçek ötesi bir hayat!
Evimizin bahçesinde veya kumsalda sırtüstü uzanıp, yıldızları
seyrediyoruz saatlerce.
Hala Sigur Ros, Pink Floyd, Jethro Tull, Led Zeppelin dinliyorum.
Albümüm, bekleyenlere...
İREM anlatırken Gamsız ağustosböceği
masallarındaki gibi yaşadığımı düşünmeyin diye dikkat çekiyor.
Dışarıdaki kavgalardan hiç kopmamış, yaşananlardan habersiz değil:
-Yalnızlığımın asıl nedeni dışarısı.Kaçış
ya da küskünlük değil bu.İki kişilik bir yalnızlık yaşıyoruz.
Kendi cumhuriyetimizin sınırlarında mutluyuz.Ama öylesine çok mektup
geliyor ki, hiç yalnız değiliz.
Hatta ne kadar kalabalığız.Hiç tanıtımsız da olsa, her yıl yeni bir
albüm yayımlamamın sebebi, sayıları azımsanamayacak o insanların
bekleyişleri.
Işık ve sevgiyle...
İlhan İREMin izleyicileri ışık ve
sevgi düşüncesinin etrafında, 1985 yılında İrem Bağını
kurdu.
Düşüncelerin, düşlerin paylaşıldığı bir haberleşme zinciri olan
İrem Bağında İREM şarkıları dinlendi, İREMin ifadesiyle çıkış
koridorları oldu:
-Kendi yüreklerinden başlayarak yakın çevrelerinden
öteye, dalga dalga, aydınlık, güzellikler yansıtıyorlar.
Pek çoğu, şarkılarımın sadece şarkı olmadığının ayırdında.Müziğimle,
bence başka türlü yaşanması gereken sevgiye ve hayata dair düşüncelerimi,
dünya görüşümü yansıtıyorum.
Sınırsız bir özgürlükle, içimden geldiği gibi üretiyorum.
Sahneyi çok özledim...
Dinleyicilerin mesajlarından, İlhan İREMin
ortalarda görünmemesinden bir yakınmaları olmasa da, konser beklentisi içinde
oldukları belli.
Dinleyiciyle kucaklaşmak, İlhan İREMin de içini yakan bir özlem:
-Sahneyi nasıl özledim bilemezsiniz.O başka
bir büyü.Kalabalık bir trans hali.Bu, canımı acıtan bir konu.
On iki yıldır yarım yaşıyor gibiyim! Ancak, bunca ayrılıktan sonra, güncel
hayatı aşan anlatımlar, çok özel bir görsellik eşliğinde sunulmalı.Bunun
da maliyeti bir hayli yüksek.
Gelen teklifler, benim düşlediğim konserlerle örtüşmüyor.
Bir gün, bütün bu engelleri aşıp sahneye
adım attığımda, duygularıma hakim olabilir miyim bilmiyorum.
Bu kadar uzak duruşa, yıpranmaya, hassas düşüncelere
gerek var mı? Değer mi?
Değmez gibi görünüyor, ama bu berbat müzik ortamından tamamen
soyutlanmış bir şekilde, kendimce mükemmel bir şeyler sunmaya uğraşıyorum.
İlhan İREM, ışık ve sevgisiz bir cümle
neredeyse konuşmuyor.Şarkı sözleri hep ışık ve sevgiye yol alıyor.
İnsanlar bu sözcükleri unuttular da İREM anımsatmak mı istiyor:
-İnsanlar her şeyi unuttu.Hele Türkiyede
yaşıyorsan...Şuursuzca ötanaziyi seçmiş, çıldırmış bir toplumun içindesindir.
Bedevi çöllerine doğru sürüklenişte, evrensel güzelliklerin, sanatın,
sanat eserlerinin hiçbir anlamı kalmadı!
Oynamıyorum !...
-Bir avuç sanatçı ve onların
izleyicileriyle, sivil toplum örgütleri çabalayıp duruyor.
Sessiz kaldığım on iki yıldır, sanıldığı gibi gözlerimi karanlıklara
kapatmadım.
Bir sessiz direnişti sergilediğim.Hem de ne kayıplar pahasına.
Arkama üç tane arabesk keman koyup gemimi yürütebilirdim.
Ya da reklamcı dostlarımla muhabbeti koyulaştırıp ürün pazarlamasına
el atabilirdim.
Yapımcı-sunucu olmak için, bana uygun bir program formatı ayarlamam bir
haftamı alırdı.
Piyasaya sürekli ticari müzikler salgılayan
iki tröstten birine, otuzuncu yıl fantezisi olarak yaldızlayıp kendimi
sunabilirdim.
En verimli çağında sen tut Oynamıyorum de.
Basit bir küskünlükle açıklanabilir mi bu?
Pek çok dergi ve gazeteye yazılar gönderiyorum.Demokratik
örgütlerin, çevre kuruluşlarının çağrılarına destek veriyorum
elimden geldiğince.
Birileri Bütün şüphelerden arınarak el
ele ve kardeşce yaşamayı öğrenmelisin diyor.
Ama, ormanları talan ediyorlar, inandığım bütün değerleri tırpanlıyorlar
bir bir.
Laik cumhuriyet rejimini değiştirmek
isteyenlerle sonsuza kadar uzlaşamam.
Aziz Nesinin hikayesinde, geceleyin uçan
sandalyelere binen lunapark bekçileri gibi,
döndükçe, yükseklikten midesi bulanıp başı dönenlerin, aşağıdakilerin
üzerine kustuğu ve hemen herkesin bu kirliliği alkışladığı, en azından,
değiştirmek için hiçbir şey yapmadığı bir garabet içinde yaşıyoruz.
Huzuru buruk yaşadım...
-On yılı aşkın bir zamandır sessizliğim
içinde bulunmasaydım, didişmekten ve beynimi dışarı vermekten, belki
de bu kadar çok albüm üretemezdim.
Ama bu süreçte, kendimi tümden soyutladığım
üretim anları dışında,
huzuru hep biraz buruk yaşadım.
Yaşanan karanlığa hiçbir katkın olmasa da,
ne kadar uzakta olursan ol,
dışarıdaki kaos ve mutsuzluk peşini bırakmıyor.
Dünya artık öyle geri dönüşsüz bir
felakete doğru sürükleniyor ki, düşünceleri dumura uğramamış,
geleceği görebilen, kaygılanan herkesin yazıp söylemekten daha fazlasını
yapmaları gerekiyor.
Sırça saraylardan çıkacağız.
Üç yeni eser...
Otuz yıla ulaşan müzik yaşamının her dönemecini
en iyiler-best of projesiyle kalıcı hale getiren İREM, son olarak
Bir Meleğe Aşık Oldum/The Best Of İlhan İREM/4ü çıkardı.
Sözlerini Hansu İREMin yazdığı Siyah
Eldiven, Özdemir ASAFın şiirinden bestelediği Her Neyse, ve
Noktürn, albümdeki üç yeni eseri oluşturuyor.
İlhan İREM, 1973teki Birleşsin Bütün
Eller/Bazen Neşe Bazen Kederden üç yeni şarkısına kadar gelen müzikal
yolculuğunun öyküsünü şöyle aktarıyor:
-Uzun zamandır otantik çalgıları da yoğunlukla
kullanıyorum.
Konsept yapıları ve sözel anlatımları
nedeniyle, son dönem albümlerim Senfonik Rock, Progressive
Rock olarak değerlendiriliyor.
Bütün teknik tarifleri hiçleyerek, İlhan İREM müziği yaptığımı
düşünüyorum.
İlhan-ı Aşkta kıpırdanıp,
Koridorla başlayan, Seni Seviyorumla devam ederek bu son albümdeki
Siyah Eldivenle şimdilik noktalanan çok nahif bir anlatım oluştu.
70lere ucundan dönüş...
- Seni Seviyorumda, şiirsel ve müzikal
anlamda, çok ince detaylardan oluşan, daha sanatsal bir örgünün peşine
düştüm.
Siyah Eldiven, bu müzikal yaklaşımın aşırı dozda bir sağlamasıydı.
Her Neyse, 70li yıllara ucundan bir dönüş.
Noktürn, kısa bir gece duygusu.
Aslında ilk single olan Birleşsin Bütün
Ellerden, son albüm Bir Meleğe Aşık Olduma kadar, hepsi bir öncekini
bütünleyip tamamlayarak, bir öykü oluşturuyor.
Şimdilerde hazırladığım, yeni şarkılardan
oluşan albüm ise, gezindiğim bütün türleri barındırmasının yanı sıra,
oldukça şaşırtıcı yeni anlatımlar içerecek.