6

Ve sessiz bir film başladı siyahlığın arasında... Kuklalar hayatını oynuyordu küçük kırmızı arabadakinin... Sonra gerçek oldu görüntüler...
Kendisiydi oynayan kendini...
Ve yine kendisi...
Tek kişilik oyunun tek seyircisi
—
“Bak bu resim ortaokulda piknikte çekilmişti...Adını unuttum... Yanımdaki bir yahudi...”
—
“Bak bak bu da diploma töreni...
—
“Hey yavrum askere bak!.. Çakı gibi...”
—
“Bu evlendiğim gün... Ayrıldıktan sonra çektirdiklerim öteki albümde...”
Film dönüyor... Görüntüler siyaha bulanıyordu...
Derken bir HALLAÇ bellrdi perdede...
Pek anlam veremedi seyreden de...
Sonra ZOOM yaptı kamera... Görebildi...
Hallaç kendisiydi...
Ve yüreği atıyordu pamukları...
Pamuklar bulutlara karıştı...
Ve çarşaflara Kan...
Sustu kardiyogram...................

 

Bir kuyudan... Ya da dev bir fabrika bacasından
Yukarılara doğru sürükleniyordu...
Durmadan...
Bir uğultu korosu...
Göbeğine sırlar işlenmiş eski bir saray udu...
Koridorun bitmesini bekledi...
Rüzgarlı bir sonbahardan,
Yerlerinde sarı-kuru ve ıslak yapraklı bir bahçeyi düşledi...
Kuyunun ya da bacanın dışındakilere seslendi:
“Yaşadım da yoruldum... Bir ağır-işçi gibi...
Uyudum da uyandım... Binlerce kişi gibi...”
Uğultu bitti...
Herşey sustu...
Kuyu değil bacaymış bu..

6