"Işık
ve Sevgi"nin Son Koridorunda Bir Sohbet: İlhan İrem - Aysel Bakiray -
Kadir Özbek
Aysel Bakiray
- Kadir Özbek
Altın plakları,
ödülleri bir kenara bırakarak "sanatçılığı" tercih eden İlhan
İrem, eski ve yeni şarkılarından oluşan "Işık ve Sevgiyle 30 Yıl"
adlı yeni albümüyle sevenlerine yeniden sesleniyor. Şarkılarını güncel
vitrin kaygısı taşımayan, zamansız, mekansız ve ruhsal dokunuşlar şeklinde
nitelendiren İrem, yeni albümünü geçmişin ve geleceğin birlikte yankılandığı
son koridor olarak nitelendiriyor.
"Ben
kendi yolumun yolcusuyum" diyen İrem, sanat hayatı, şarkıları ve yeni
albümüne ilişkin sorulanmızı yanıtladı.
Bir dönem
oldukça popüler bir sanatçıydınız; ancak sonra adeta inzivaya çekildiniz.
Neden böyle bir tercih yaptımz?
1980
senesinde, Türkiye'nin, müzikal anlatımlarımın ve yaşam biçimimin çok ötesinde,
duyarsız, kalın bir yol çizeceğini, gelecek yılların hiçbir aydınluk,
umut taşımayacağını, neredeyse bütün müzik dünyasının ucuz kazanımlara
bir şekilde paçasını kaptıracağını hissettim. Altın plakları, ödülleri
ve yıldızlığı bir kenara koyarak, "sanatçı" olabilmeyi seçtim.
l980-l987 yılları arasında, yedi yıllık bir kapanışla, "Pencere... Köprü...
Ve Ötesi..." adlı, yüz elli dakikalık, yaşamdan yaşam ötesine uzanan
bir rocksenfoni yazdım. Bu bir tepkiydi. Kainat, arayışlarıma göksel bir
ışık enerjisiyle yamt verdi. "Işık ve Sevgi" çağrıları başladı.
Dışarısı tam anlamıyla karanlıktı... Arabesk gündemin açılımlarıyla,
başka türlü bir alt kültür saldırısında, Türkiye geçmişe doğru
eriyordu... Tutunup soluklanacağı birkaç güzellik dışında, hala dağılıp
gidiyor her şey... Deli gömleğini çıkarıp attım! Çok uzun yıllardır,
reddettiğim dayatmalar senaryosunun hiçbir sahnesinde rol almıyorum. Şiirlerim
ve müziğim her şeyi anlatmaya yeterli. En ince ayrıntılarına kadar özenle
tasarlanmış yolculuğum, kafası kopuk, duygularını ve şuurunu yitirmiş
kalabalıklara ve medyatik anlamsızlıklara uğramıyor. Evrensel güzelliklerin
sonsuz huzuru yerine, pek çok insanın hakikat zannettikleri zırvaları, kokuşmuşluğu,
çürümüşlüğü "hayat" diye sürdürmesi anlamsız. Bir anlık
fark edişle, kendilerinden öteye milatlar yaşayabilirler. Bu sessiz direnişte,
duyabilenler için çağrılar, çığlıklar var!
Sizin için,
"düzenin dayatmalarım elinin tersiyle itmiş bir sanatçı" şeklinde
ifadeler kullanılıyor. Bu düzen neydi ve ne gibi dayatmaları vardı; bunları
neden elinizin tersiyle ittiniz?
Oyunlara, sığlığa...
Vasatların, yapay cilalarla, kendileri gibi olanlara kendilerini yutturmalarına
dayalı harikalar sirki!
Kendi
formatlarının dışında, doğallığı ile var olabilen güzelliklerden
rahatsızlık duyuyorlar. Tek gerçeğin kendileri oldukları yönünde tuhaf
bir saplantıları var. Bunun dışını görmek istemiyorlar... Çünkü gördükleri
anda, maddi ve manevi anlamda bütün hayatlarını üzerine inşa ettikleri
sistem çöker. Dur durak bilmeden halka kendilerini pompalamaları, o dünyanın
dışındakilerin kaybetmesi için gerektiğinde hile ve çirkinliğe bulaşmaları
. tedirginlilderinden.
Uçurunıun
kenarında, tingildek bir kayanın üzerinde, huzursuz bir zirve duygusu yaşıyorlar.
Bu çarkı döndürdüklerini zannedenlerin içinde yaşadıkları sanalizasyon
sistemini onlara bıraktım. Bunca yıldır uzaklarda olduğum halde, İlhan İrem'in
adı vicdanlarını yokluyor. Akıl erdiremedikleri, onlar için imkansız bir
olgu söz konusu... Düzenlerini tümden reddetmiş birisi, otuz yıldır üretiyor...
Eserleri, mantıkları dışı bir kalıcılıkla, hiç tamtımsız kalabalıklarla
buluşuyor.
Bunu çözemiyorlar! Çünkü, kaba hayat denklemleri içinde böyle naif bir veri yok!
Özel bir
dinleyici kitleniz var ve şarkılarımz sıkça dinleniyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Şarkılarım,
güncel vitrin kaygısı taşımayan, zamansız, mekansız, ruhsal dokunuşlar.
Baştankara gidişe kapılınamış, başka türlü bir çıkış özleyen,
ışığın ve sevginin değerini bilen insanlar, anlatımlarımı hissediyor ve
yayıyorlar...
Şarkılarım
sadece şarkı değil. Krema tabakasının medyası, çoğu içi boş değersizlikler
yerine, gerçek sanatçılara yönelecek kültür düzeyinde olabilse, Türkiye'nin
çehresi bir anda değişk. İnsanlar, doğruyu, güzeli, saf ve doru olanı seçebilecek
duyargalara sahip aslında... Ama ekranlardan fışkıran kültürsüzlük ve
cehalet bombardımanından soluk alaımyorlar.
Şarkılannızda
ve şürlerinizde yoğun bir felsefe, varoluş sorunsalı hissediliyor. Nedir
sizi bu kadar felsefeye, varoluş
Hayatın anlamını,
varoluş nedenini çözememişse insan; bütün eylemleri, koşuşturmaları,
ilişkileri, güdük, dünyevi, beyhude çabalar olarak yarım kalacaktır.
Kendi iç ve dış uzaylarını keşfedememiş, benliğiyle banşık olmayan
birisinin, sevgiye, özgürlüğe, barışa, çevreye, doğaya dair söylemleri
boşluğa asılır. İç alemlerindeki çözümsüz kavgalarla, güzelliklerin
uzlaşmaz düşmanıdır. Tüm yapay sergilenişler ötesinde... Aslmda bir yok
edicidir!
Genellikle
diğer birçok sanatçıya göre evrensel temalara değiniyorsunuz. Birçok
sanatçının sadece aşk üzerine şarkılar yaptığını görebillyoruz.
Hatta günümüzde rock müzik yapanlar bile bu durumda. Ancak siz, daha
evrensel temalara değiniyorsunuz. Mesela, bir babanın kızına duyduğu özlem;
ya da ''kuklacı amca" gibi sorgulayıcı tavırlar; veya savaş karşıtı
söylemler, şarkılarınızda önplana çıkıyor. Sizi evrensel kılan duygu
nedir? Hümanizm mi acaba?
Türkiye' de
altmış yıldır yaşanan karşı devrim süreci, Türk-İslam sentezi bağlamında
yapılan 1980 darbesi ve Özal iktidan ile tüm ulusal, insani, evrensel değerlerin
yıkımına dönüştü. Yozlaşmanın dibe vurup, toplumsal çözülmelerin başladığı
son yirmi yıllık süreçte, apolitik, kayıp bir gençlik yetişti. Kendini
koruyabilmiş belirli bir kesimin dışında kalanlar için, bireysel sorunlar
ve çıkarlar ötesinde hiçbir düşünce ve görüş yok gibi! Ucu kendilerine
dokunmadıkça tepki vermeyen, sağır bir bünye... Bu ortam, sanatta,
siyasette, insanların sığlığından rant sağlayanların işine geliyor. .
Zaman içinde,
kayıp kuşak düzenin çarklarına kurmaylar gönderdikçe, sanal çekiştirmeler
gerçekliğe büründü. Teslimiyetler coğrafyasında, çoğunluğu laik
cumhuriyetin, bilimin aydınlığından kopuk, yücelebilecek ortak amaçlarını,
değerlerini unutarak yetinmeye şartlanmış bir kitle... Bazı istisna sanatçılar,
sanat eserleri, bilim ve devlet adamlan dışında, düzenin şarkıları,
filmleri, dizileri, şovlan izleniyor.
Kendi yolumun
yolcusuyum... Işıklı kalabalıklarla sıradışı bir iletişim ağındayız.
Anlatınılanmın satır aralarında, üzerinde yaşadığım toprakların ve tüm
dünyanın sancılan da var...
Demokrasiyi ve
sözde çağdaşlığı, hainlik ve satışlarla kanştıran safdillerden değilim.
Evrensel boyutlara yayılmak, yitirilen insani değerleri savunmaya, haksızlıklan
dile getirmeye engel olamaz. Artık çığrından çıkan emperyalistlerin, küreselleşme
masallanyla dünyaya yaşattıklan acıların sınırı yok! Daha özelde, Lozan
sınırlarını hiçlediklerini, Türkiye için kurguladıkları karanlık
geleceği açık açık dile getiriyorlar... Bu görüntülere sessiz kalmak düşlediğim
geleceğe ihanet olur! İçinde yaşanılan cehennem sonrasındaki cennetleri
anlatıyorum. Oralara hayallerin rehavetiyle değil, bugünlerin kavgasından geçerek
vanlacak.
Bir söyleşinizde "Özgünlük yoksa sanat yoktur!" demişsiniz. Dinleyiciler ya da sanatçılar(üreticiler, icracılar) bir özgünlük yakalayabiliyor mu?
Nadir olarak,
tanrının, kainatın soluğunu hissettiren özgün yaratımlar ve sanatçılar
var. Bunun ötesinde, çağın hayatı, duyguları, ilişkileri, işportaya dönüştüğünden,
derinlikli kıvrımlar, zeka pınltıları yakalamak çok zor. Böyle bir talebi
olan yaşam kalitesi ve yanıtlayacak sanat kapasitesi kısıtlı. Özgünlükten
çok ölgünlükten söz edebiliriz.
Son albüme
gelirsek... "Işık ve Sevgiyle"den kastımz ne? Bunu biraz açar mısımz?
Modzart Piyano
Konçertosunu çalınış... Alkışlarla son selamını verirken, seyircilerden
biri seslenmiş; "Çok güzel... Ama ne anlatmak istedin ?" Modzart,
konçertoyu baştan sona tekrar çalmış... Sonra; "İşte" demiş,
"bunu anlatmak istedim!"
'Işık ve
Sevgiyle 30 Yıl'ın bir "eskiye veda" albümü olduğu belirtiliyor.
Neden eskiye veda? Aynca eski ve yeni parçaları bir araya getirmenizin özel
bir nedeni var mı?
"Işık
ve Sevgiyle 30 Yıl" albümü, geçmişin ve geleceğin birlikte yankılandığı
son koridor!
Sonrasında,
daha ötelere bir yolculuk başlıyor!
Albüm çalışmalarınızın
yanında kitap ve resim çalışmalannız da var... Duygu ve düşünceleri bir
ifade biçimi olarak müziğin yetmediği yerde mi resim devreye giriyor
yoksa..?
Kitaplar ve
resimler! müzikal anlatımların yakın uzaylarına taşanlar... Hepsi bir bütün
olarak, "Işık ve Sevgiyle" görüntülerini yansıtıyor.
Albümle
birlikte konser turneleri düşünüyor musunuz?
Konserleri özledim.
Grubumla provalara başladım.
Benzeri yaşanınadık
bir proje düşlediğimizden, teknik ve maddi sorunları çözme aşamasındayız.