Köprü'nün girişinde yer alan "KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞ" adlı enstrumental bölümde gizemli bir "moog" sesi duyuyorsunuz... Bu, öykünün başladığı yere yükseklerden, - bir uzay gemisi ya da gizli kamera gibi - yavaş yavaş yaklaşmamızı simgeler..

Daha sonra bir kanun taksimi duyulur.. Anlarız ki Türkiye'ye yaklaşıyoruz... Daha sonra duyduğumuz trafik sesleri ile İstanbul'da olduğumuzu anlarız...

Şimdi boğaz köprüsündeyiz..
Bir kovalamacadır başlar.. ' KOVALAMACA" adlı şarkı gürültü içirıde yuvarlanıp gittiğimiz şehir yaşamını mizahi bir dille anlatırken, İlhan da şarkı boyurıca küçük kırmızı arabası içinde köprüde ilerlemektedir.. 

Şarknın sonunda klakson ve fren sesleri duyarız...

Önde bir sıkışıklık olmuş, İlhan arabasını durdurmuş arkadan gelen bir TIR küçük kırmızı arbanın üzerine çıkmıştır... 
Şangırtılar, koşuşturmalar, polis düdüklerinden sonra bir ney, taksimi başlar.. ("KAZA" yerindeyiz...)

Daha sonra başlayan cankurtaran sesleri ve konuşmalar, baygın İhan'ı hastaneye giderken hayatının, sevgilerinin gözünün önünden geçmesini sembolize eder...

Hemen sonra başlayan "GÖRLÜNTÜLER"adlı şarkı ise İlhan'la birlikte bize anırlanmızı yaşatır...

"HALLAÇ" isimli şarkı hastane odasındaki İlhan'ın kalbinin atışını simgeler... Bu şarkının sonunda cereyan kesildi zannedip yerinizden fırlamayın. Şarkının sonundaki devir düşmesi ve kardiyogram sesleri kalbin duruşudur...

"BİRŞEYlN BİTİŞİ" adlı şarkı başlar... Bu şarkıda İhan, hayatındaki doğru ve yanlışların son bir kez muhasebesini yaparak boşluklarda uçmaktadır..

Bu şarkının sonunda gürültülü bir yere varırız.. İlhan, "SIRAT KÖPRÜSÜ"nün başındadır artık... 
Bu enstrumental şarkının bir adı da "şeytan dansı"dır... Duyacağınız garip vokaller şeytanlardır
(A yüzünün sonparçası olan "rock" ritmindeki `KÜÇÜK HESAPLAR"adlı şarkıda İlhan, dünyadaki günahları
yüzünden sırat köprüsünden geçemeyenlerle dalga geçer.. Türlü-çeşitli dolaplar çevirerek, yaşantımızı zorlaştıranlar, dünyamızı yaşanmaz hale getirmeye uğraşanlar, "cambaz" benzetmesiyle sergileniyor Küçük hesaplar'da...
Bu parçadarı sorıra duyduğumuz ud ve kemençe taksimi "ÖNCENİN SONRASI" adını taşıyor ve sırat köprüsünden
karşıya geçen İlhan'ın huzurunu yansıtıyor.. (A) yüzü böylece bitiyor...

(B) yüzünü başındaki "SERPİNTlLER" adlı şarkıda İhan yağmur altında, kırlarda, gelincikler arasında neşe içinde koşmaktadır...
Derken müzik değişir, esrarengiz bir hal alır... Anahtar şıkırtıları ve bir kapı açılması sesi duyarız... 
İlhan bir mağraya girmiştir. .mağranın duvarlarında, lunaparklardaki gibi aynalar vardır. "SİHİRLİ AYNALAR" adlı şarkı başlamıştır... İlhan kah gülerek, kah düşünerek, kah şaşırarak ilerler... kendini her aynada
değişik gören İlhan, son aynada sırtının iki yanında kanatlar görür... Mağranın öteki ucuna varır...
Kapıyı kapatır... Artık dışarıdadır... Sihirli aynalar adlı şarkının sonunda, bir süre boşluklarda salındıktan sonra, albümün en ilginç parçalarından biri olan "YÜKSELİŞ" başlar... Bu şaşırtıcı müzik eşliğinde İlhan hızla göklere doğru kanatlanmıştır...

Yükselir... Yükselir... Yükselir...

Boşlukların doruklarına vardığında, dünyayı ve tüm gezegenleri görür... Herşey büyük bir huzur ve sessizlik içinde dönmektedir...
Dudaklarından katıksız bir aşk şarkısı dökülür; "HERŞEY DÖNÜYOR"...

Bu şarkının sonunda müzik yavaş yavaş yok olur, İlhan konuşmaya başlar.. Derken büyük bir patlama
duylur.. Bu atom bombasının sesidir...Uzay savaşlarının sonu gelmiş, üçüncü dünya savaşı başlamış ve dünya boşluklarda bir yumurta gibi patlamıştır...

Yükseklerden bunu gören İlhan, "BIRAK KALSIN ÖYLECE" adlı şarkısında, dünyayı o günlere getiren tüm duygu yoksunu insanlara seslenir...

"Bir bulanık suda,
Kirli bir yosun gibi,
Görünmüyorsun
Temizle kalbini... "

Ve albümün en duygusal şarkılarından biri başlar... 'HER ŞEY DONSUN KASKATI"... Evet mutsuzluklar, kederler, ayrılıklar var... Ve biz bunları zaman zaman yaşıyoruz... Ama dedik ya, en kötü anarda dahi, güzel günlere köprüler kurulabilir.. 

Dünyanın sonu bile gelse, hiçbişey yapamıyorsak, gözyaşlarını donduralım, en mutsuz anlarımızda dahi
şunu unutmayalım; güzel günler tekrar gelecek ve gözyaşlarımız sıcak bir sabah güneşiyle eriyip gidecektir..

İlharı boşluklarda öylece donup kalan dünyaya bakar... Tüm.yaşadıkları, fotograf makinasındarı kağıda dökülen "DONUK GORUNTÜLER"gibi son bir kez gözünün önünden geçer...

Albümün son parçası olan 'DONUK YOLCULUK adlı parçayı söyler "Ve Ötesi"ne doğru uçup gider..

"Pencere... Köprü... Ve ötesi... "adlı öykünün ikinci uzunçaları olan ' Köprü"nü n öyküsü bu...

Çizgi Roman