‘Bu dünyaya ait değilim!’

Olay Gazetesi / 19 Haziran 2007 / Mahir Bora Kayıhan

 

İlhan İrem, yeni şiir kitabının ismini “Siyah kuğu yalnız ve sessizdir…

Göçmeden önce bir veda şarkısı söyler” sözleriyle açıklıyor.

 

Dünyada ender rastlanılan bir sevgi bağıyla birbirine bağlı İlhan İrem ve izleyicileri. Yeni şiir kitabı “Siyah Kuğunun Şarkısı” kısa sürede 2. baskısına ulaştı bile. “Kendi cumhuriyetimi kurdum” diyen İrem’le yeni kitabı ve “İrem Bağı” üzerine hoş bir söyleşi yaptık.

 

-   ‘’Siyah Kuğunun Şarkısı’’ adlı son kitabınız çıkalı çok kısa bir süre oldu. Kitabınıza gelen okuyucu yorumları nasıl?

 

Üretimlerim söz konusu olduğunda, ‘dinleyici’ ya da  ‘okuyucu’ birbirinden ayrılmıyor. ‘izleyici’ demek daha doğru. Başka örneği olmayan bir paylaşım içindeyiz. Yeni bir albümümü veya kitabımı ellerine aldıklarında nasıl bir boyutla karşılaşacaklarını biliyorlar. Daha öteye doğru bütün sürprizlere açıklar. Yıllardır, müziğim, kitaplarım, resimlerim, birbirini bütünleyen bir yelpaze oluşturuyor. Dinlerken veya okurken, beklenmedik bir anda hayatlarına dair eksik bir parça yerine oturabilir… Daha önce huzur bulup yerleşen parçalar dağılabilir. ‘Siyah Kuğunun Şarkısı’ çok özel bir kitap. Yoğun ilgi odağında. İrem tarihi içindeki anlamı ise sonra netleşecek.

 

-          Yazdığınız şiirler kadar, şiirlerinizin ve kitaplarınızın isimleri de çok  dikkat çekici. Bize son kitabınızın isim hikayesini anlatır mısınız?

 

Siyah kuğu yalnız ve sessizdir… Göçmeden önce bir  veda şarkısı söyler.

 

-          ‘’Pencere... Köprü... Ve Ötesi...’’ ile başladığınız yazın hayatınız deneme ve şiir ağırlıklı olarak devam ediyor, hayatınızda şiiri nereye koyuyorsunuz?

Şiirlerim,  bulunduğum yüzölçümünden sonsuza, manevi alemlerimi, içsel yolculuklarımı anlatıyor.

Yönsüzlük anlamında her yöne bakabilen gözler gibi, şiir hayatı şiirselleştirir.

Destansı bir koza oluşur. İçinizde yaratabileceğiniz cennet dışarıdan kopuk bir yer değildir…

Kaosa hükmedebildiğinizde düşünce hızı koordinatları somutlaşır.

Köklerden sürgünlere bütün zerreleri aynı anda hissedersiniz.

Kendimi tanıdığım günlerden beri şiirle içiçeyim. Benim için şarkı sözü diye bir kavram yok. Şiir vardır veya yoktur. Müzik olmayınca ‘eksik’ kalan şey hiçbirşey değildir. Şiir ve müziğin beraber oluşturdukları anlam birbirlerinden ayrıldıklarında da sürmeli.

 

-          İlhan İrem ismi oldukça saygınlık kazanmış bir isim olduğu için, yapıtlarınızı sunarken zorlandığınız       oldu mu hiç?

 

Günlük hayatın sulandırılmış tanıtım vitrinlerine çıkmıyorum.  Ama zorlandığım söylenemez. Üç kuşağa yayılmış, milyonlarla ifade edilecek ‘İrem Toplumu’ var. Son onbeş yılda, onbeş albüm yayınladım, bazıları sessiz sedasız Altın Plak aldı. İlhan İrem izleyicilerinin niteliği ve yoğunluğu konserlerde belirginleşiyor. Ortalık bunca seviyesiz hale gelmişken, kendi cumhuriyetimi kurdum.

 

-          Kendinizi ‘’Çağdaş bir ozan’’ olarak sıfatlandırırken en çok hangi özelliklerinizin ‘’ozan’’ sıfatının içini doldurduğunu düşünüyorsunuz?

 

‘Çağdaş Ozan’ tanımı benim dile getirdiğim bir sıfatlandırma değil.

Üretimlerim hakkındaki yorumlarda ve sanat ansiklopedilerinde rastlıyorum.

Kendi dilini oluşturmuş bir sanatçı için mutluluk verici bir kavram.

Şiirsel ve müzikal yapının yanısıra zamanla bükülmeyen bir evrensellik belirleyicidir.

Son sözü, çağ içindeki kırk – elli yıllık buluşmalar değil, zamansızlığa ulaşan uzak erişimli tarih söyler.

 

-          Müzisyenler genel olarak müzikal tarzlarını isimlendirmek istemezler, oysa siz genel olarak yaşam tarzınızı isimlendirmek, bir yere bağlamak istemediğiniz için mi ‘’Dünyalı’’ kelimesini benimsediniz? Biraz açarsanız çok sevinirim...

 

Din, dil, ırk, sınırlar gibi ayırıcı kavramları dışlayarak evrensel insanı merkeze alan bir düşünceyi anlatmak için yıllar önce söylediğim bir sözcüktü. Sonra ‘Küreselleşme’ diye derme çatma bir olgu çıktı ortaya.  ABD’nin ve diğer emperyalistlerin, kendi vahşetlerini barış havariliği, kendilerine yapılanı terör diye sundukları deli gömleği. Global derebeyleri ile karacahil dincilerin birbirlerini boğazladıkları Yeni Dünya Ahmaklığı… İnsanlık cinnet geçiriyor ! Ve doğa ölüyor.

Yöresel anlamda, Mustafa Kemal’e, Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan hainliklere duyarlı olmanın, vatanı için şehit olanlara namus ve vefa borcunu yerine getirmenin…

Şarkılarımın dönüştürücü güzelliğini hissedip, anlatılarımı hayatlarına geçiren ‘iremalemi’ insanları için yaratmaya devam etmenin dışında kalan bataklıkla hiçbir ilişkim ve ilgim kalmadı...

Bu dünyaya ait değilim !

 

-          İlhan İrem kimleri okumayı ve dinlemeyi seviyor, yada isim vermek istemezseniz bunu tarz olarak da ele alabiliriz...

 

Pink Floyd, Jethro Tull, Led Zeppelin, Marillion, Sigur Ros gibi gruplar başucumda… Uzun yolda Hard Rock, çalışırken klasik müzik dinliyorum. Aşık Veysel, Alevi deyişleri ve Mevlevi müzikleri ile, Felsefe, tarih, psikoloji, araştırma, uzay, sanat tarihi kitapları okurum. Ayrıca hikaye, şiir… Camus, Edgar Alan Poe, Baudelaire, Truman Capote, Edip Cansever, Sait Faik… Son dönemlerdeki gizem ve bilimkurgu sahtekarlıklarını ise komik buluyorum. Dumura uğramış insanlara uygun, hafif içimli moda drajeleri.

Â