İlhan İrem’den Çocuklara Rock

Cumhur Canbazoğlu
Radikal 30/01/2009

‘Tozpembe/Progressive Çocuk Şarkıları’ albümünde İlhan İrem, parası bol ‘çocuk pazarı’nda şablonları izleyip ‘lay lay lom’ ezgilerle ve sözlerle küpü doldurmak yerine zor olanı, rock müziği seçiyor. 20 yılda ‘birikmiş’ albümde 14 nahif şarkı var

 

İSTANBUL - İlhan İrem tematik bir albümle karşımızda: Tozpembe/Progressive Çocuk Şarkıları (Mert Müzik).  Parası bol ‘çocuk pazarı’nda şablonları izleyip ‘lay lay lom’  ezgilerle ve sözlerle küpü doldurmak yerine zor olanı, rock müziği seçiyor İrem.
Rock’ta ‘tematik albüm’ her zaman önemli. Piyasanın beklentilerine, modalara karşı üretildiği için sıra dışı, cesur, farklı seyretmeli; kırk yılda bir yapıldığı için söyleyecek lafı olan birinin imzasını taşımalı.
İşte 2008 sonunda piyasaya çıkan ‘Tozpembe’, bir ozanın hassas kaleminden çıkan, çocuklara bakışını sergileyen, minik kulaklara, yüreklere ‘İremce’ bir armağan ve sürpriz bir tematik albüm diye özetlenebilir.
20 yılda birikmiş, diğer çalışmalardan sıra gelmediği için bugüne dek gün ışığı görememiş 14 ‘nahif şarkı’da sevgiden, barıştan, hayattan, arkadaşlıktan, yağmurdan, doğadan, Atatürk’ten, Einstein’dan, Mozart’tan, Edison’dan, Peter Pan’dan, ağustos böceğinden, bilgisayardan, okul yolundan, tebeşirden, silgiden, yarınlardan, masallardan söz ediyor İlhan İrem.
Geniş dinleyici kitlesi arasında ilk kez iltimas yapıp çocuklara özel seslendiği  albümün soundu ise beklenenden, ezberdekinden çok farklı şarkılar içeren, çıtayı hayli yükselten, rock tınılarıyla bezeli yolda yürüyen, dinlene dinlene sevilebilecek bir yapıda...
Şarkıların oluşmaya başladığı 20 yıl öncesi İrem için önemli bir dönemeç. Müzikal kariyerinin 70’ler dilimini pop müziğin gerektirdiği etkinliklerle, davranışlarla geçiren, her yaptığıyla liste başlarında kabul gören, popüler kültür tarafından el üzerinde tutulan İrem, işte o dönemde birden makas değiştirip mistik, metafizik, göksel çağırışımlarla şekillenen, rock ve ‘new age’e yakın seyreden çalışmalar sergilemeye girişmişti.  
Anlattığına göre, senfonik rock denebilecek türe karar verdiği o günlerde, insanlara çocuk masumiyetini anımsatacak albümün şarkıları da birer birer köşeye konulup saklanmaya başlamıştı; hani şu anda İlhan İrem’i keşfetmeye çalışan gençlerin düşe kalka büyümeye çalıştıkları o yıllarda...
Bu radikal kararın hemen ardından, onu popçu olarak benimseyenler ve dışlayanların yerlerini yeni dinleyiciler doldurmuştu.
Şöhretin kof mutluluğunu kenara itip, farklı gerçeği arayan, sürekli üreten, yazan, çizen, kitaplara, bestelere hayat veren İrem kartvizitine ozanlığı da ekliyordu artık.
Bu arada Türkiye, olumsuzluğa ve gericiliğe doğru hızla yuvarlanıyordu. İlk refleksi kendi dünyasına çekilip, sanatla nefes alma biçiminde gelişti.
Tam yedi yıl sürdü tecrit dönemi. Çıkış kanalı ise, binlerce üyesi bulunan İrem Bağı organizasyonu ile cesur arayışları yansıtan cesur albümler oldu.  90’larda ise, yaşamdaki aksaklıklara, haksızlıklara, çarpık gidişe bire bir tavır aldığı dönem başladı.
İlk bakışta İlhan İrem göz önünde değildi belki; ama meraklı bakışlar, duyarlı yürekler ona, yapıtlarıyla, kendine özgü söylemiyle birçok yerde rastlıyordu. 
Sonra best ofları koydu plakçı vitrine birer birer. İlhan İrem diye birinin, ‘Hafif Müzik’ günlerinden senfonik rocka uzanan serüveninde neler yaptığını öğrenmek, anımsamak isteyenleri kalın bir arşiv bekliyordu.
Evrensel sevgiye yönelerek şeffaf kalabilmiş güzel insanlarla keyifli paylaşımını sürdürmeye devam etti sonrasında. Genç kuşağın önemli bölümü, İrem’le radyoların çaldığı ilk dönem yapıtlarıyla tanışırken, sanatçının 80 sonrası sentezleriyle senfonik arayışları ancak meraklı kulakları ve inatla onun izini sürenleri yakalayabiliyordu...
İrem, hatasıyla sevabıyla ‘özgün’ bir insan.  35 yıldır profesyonel müzik sahnesinde yer alan; başından beri kendini dillendirmiş, yorumlamış, büyük bölümü kendi dizelerinden oluşan şarkılar söylemiş bir ozan.
Müziği, mesajları, hareketleri beğenilir, beğenilmez o ayrı konu; ancak belli bir duruş sergilemesi, etrafına kayıtsız kalmaması, sürekli sevginin peşinden gitmesi, politik söylemi diğer sanatlarla  haşır neşir olması, O’nu ve müziğini, nefesiyle, kalemiyle farklı bir boyutta değerlendirmeyi gerektiriyor hep.
Tozpembe/ İlhan İrem/ Mert Müzik