İlhan İrem'den Cennet İlahileri: 'İnsan duyarlılığıyla, ozan sorumluluğuyla…'
Cumhur Canbazoğlu


Yerli pop ve rockta ‘tematik albüm’ her zaman önemlidir. Piyasanın beklentilerine, modalara karşı üretildiği için sıra dışıdır, cesurdur, farklıdır. Kırk yılda bir yapılır ve söyleyecek lafı olanın imzasını taşır altında.
Geçen ay piyasaya sürülen Cennet İlahileri de bu türden bir çalışma. İlhan İrem’in uzun yolculuğundan bir başka taze belge.
Şöhretin kof mutluluğunu kenara itip, farklı gerçeği arayan, tüm enerjisiyle sürekli üreten, yazan, çizen, kitaplara ve bestelere hayat veren İrem bu yeni albümde de ozanlığının en uç noktasında adeta.
Yıllar önce İrem’e ozan dediğimiz için ağır eleştirilmiş, bu değerlendirmenin hayli iddialı olduğu konusunda tepki almıştık. Kim ne derse desin İrem bir ozan; ‘aşık’tan farklı bir yerde duruyor ve nefesiyle, kalemiyle  etrafında olan biteni sorguluyor, değerlendiriyor. İşte, ozan sorumluluğuyla, bu kez de, dinin sonuna kadar istismar edildiği, kardeşin kardeşe düşürülmeye çalışıldığı ortamda dört dini kucaklayan anlayışla ‘Allah Sevgisi’ni, ‘Hak’ka Kavuşma’yı, ‘İlahi Mutluluğu’  işaret ediyor dizelerinde…
Böyle bir derin albümün söylemi herkes tarafından farklı algılanacak  ve çıkarımlar, edinimler, dağarcıklarda kalacaklar şüphesiz farklı olacak.
İlk gelen tepkilere bakılırsa ortak kanı çok olumlu. Bunca ucuzculuğun içinde adam gibi üretilmiş Cennet İlahileri’nin çok benimsendiği,  adeta bir vaha işlevi gördüğü anlaşılıyor.
Medyanın durumu da ilginç; hiç alışık olmadıkları böyle ‘zor bir proje’ye hazırlıksız yakalandılar ve İlhan İrem’e yakışacak sıfat ararken, genelde ağdalı kelimeleri, değerlendirmelerle günü kurtarmaya çalıştılar. Kantarın topu yine kaçtı ve işin magazin yanı yine ağır bastı. Da Vinci Şifresi’ne benzetmeler mi dersiniz, neler neler…
Bu arada bir noktanın altını çizmekte yarar var; İlhan İrem’in besteciliğinin, söyleminin ardına düşmeye başlaması hoş değil. Albümle ilgili bir dolu yazı, not, bilgi, iletide müzikten fazla söz edilmemesi haksızlık. Kendi iç dünyasında yaptığı bu uzun yolculukta İrem’in geçmişte uğradığı duraklardan, poptan, rocktan, Türk sanat musikisinden rafine izler var bestelerde. Albümün müzikal ufku da bu kez daha geniş ve derin. Ayrıca, 33 yıldır aynı ses kalitesini koruyabilmesi de önemli…

Son yılların en önemli yapıtlarından biri

Cennet İlahileri bizce son yılların en önemli yapıtlarından biri. Biliyoruz; genç kuşağın önemli bölümü, İlhan İrem’i radyoların sürekli çaldığı ilk dönem yapıtlarıyla tanıyor; Sanatçının Seksen sonrası sentezleri, senfonik arayışları kolay tüketilir olmadığından, ancak meraklı kulakları ve 70’in devamında inatla onun izini sürenleri çekiyor.
Ancak, yeni albüm sözel zenginliği kadar melodik olarak da bir o kadar dolu. ‘Popüler müziğe alternatif çalışma’ gibi etiketlerle uçlara itilen albümün soundu her yanıyla bizi yansıtan hoş bir harman oysa…
İlhan İrem 1973’ten bu yana müzik sahnesinde yer alan biri; başından beri kendi müziğini yorumluyor; büyük bölümü kendi dizelerinden olan şarkılar söylüyor. Mesajları beğenilir ya da beğenilmez, o ayrı konu;  her dönem belli bir duruş sergilemesi, politik söylemi, diğer sanatlarla da haşır neşir olması, sınırların ardına geçip kozmik anlamda sevginin peşine düşmesi onu ve müziğini farklı bir yerde değerlendirmeyi gerektiriyor.
Müzikal kariyerinin 70’ler dilimi, pop müziğin gerektirdiği etkinliklerle, davranışlarla, kendini gösterme çabalarıyla dolu. Bursa çıkışlı, romantik genç ticari baskılara karşın kendi kafasındakileri, kalbindekileri plaklara aktarabilip büyük bir kitlenin beğenisini kazandı.
Aşağı yukarı her yaptığı, listelerin üst sıralarında kabul gördü.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde geçen iki yıllık askerlik döneminde ülkesinin insanını, farklı gerçeklerini yakından tanıma olanağı buldu. Askerlik sonrası rotası farklıydı; Olanlar Olmuş parçası yolunun başka adreslere yöneldiğinin ipuçlarını veriyordu.
Bu arada Türkiye, olumsuzluğa, gericiliğe doğru hızlı bir düşüş içindeydi. İrem’in ilk refleksi kendi dünyasına çekilip, sanatla nefes alma biçiminde gelişti. Tam yedi yıllık bir tecrit dönemiydi bu.
Tek çıkış kanalı, üyesi 100 bine ulaşan İrem Bağı organizasyonu ve nahif dönemi kapatıp cesur arayışları yansıtan cesur albümlerdi…
Ardından, doksanlı yıllarla beraber, yaşamdaki aksaklıklara, haksızlıklara, çarpık gidişe bire bir tavır aldığı dönem geldi. Medyanın yoz kesiminde görünmeyi reddederken kendine yakın bulduğu gazete ve dergilerde yazılar yazıyordu.
Kitaplar, resim sergileri, besteler derken, ilk bakışta İlhan İrem göz önünde değildi belki; ama meraklı bakışlar, duyarlı yürekler ona, yapıtlarıyla, kendine özgü söylemiyle bir çok yerde rastladı…  

DİSKOGRAFİ:

45’LİKLER:
Birleşsin Bütün Eller/Bazen Neşe Bazen Keder (1973), Yazık Oldu Yarınlara/Haydi Sil Gözlerini (1974), Anlasana/Ne Güzel Bak Yaşamak (1975), Bir Varmış Bir Yokmuş (Kuklacı Amca)/Hasretim Sana (1975), Ver Elini/Üzülme Dostum (1975) Havalar Nasıl?/Gözünü Seveyim (1976), Sensiz de Yaşanıyor (İşte Hayat)/Son Selam (1977), Ayrılık Akşamı (Sazlıklardan Havalanan)/Sen Bilirsin (1978), Bir Zamanlar/Yeni Bir Şarkı (1979), Er Mektubu Görülmüştür/Bal Ağızlım (1980).

ALBÜM: 
İlhan İrem 1973-1976 (1976), Sevgiliye (1979), Bezgin (1981) , Pencere (1983), Köprü (1985), Ve Ötesi (1987), Dünden Yarına (1988), Uçun Kuşlar Uçun (1989) , Pencere… Köprü… Ve Ötesi… (1990) , İlhan-ı Aşk (1992) Koridor (1994), Romans (1994), Sevgililer Günü / The Best Of İlhan İrem / 1. (1995), Aşk İksiri & Cadı Ağacı / The Best Of İlhan İrem / 2. (1997) , Hayat Öpücüğü / The Best Of İlhan İrem / 3. (1998), Bezginin Gizli Mektupları (2000), Uçuk Mavi Pencere (2000), Bulutlara Köprü (2000), Düşler ve Ötesi (2000), Seni Seviyorum (2001), Bir Meleğe Aşık Oldum / The Best Of İlhan İrem / 4. (2003) , Işık ve Sevgiyle 30 Yıl (2004), Cennet İlahileri (2006)