Işık ve Sevgiyle İlhan İrem

Kıbrıs Gazetesi / 11 Ocak 2009
Röportaj: Gizem Bakay

Sadece bir yorumcu değil, düşünen bir beyine, hisseden bir yüreğe,

geleceğe ve sonsuzluğa doğru bir düşünce köprüsü kurmaya çalışan sezgilere sahip

bir besteci, yazar ve şarkıcı.

 

Bu haftaki söyleşimizi İlhan İrem’le yaptık.

Yoğun çalışmalar içerisinde olan ve sürekli yurt dışına çıkan sanatçı bizi kırmayarak sorularımızı yanıtladı.

İnsanlara özlemeyi öğreten İlhan İrem, kendini ne kadar özletirse özletsin, hayranları onu asla terketmiyor

ve yalnız bırakmıyor. İlhan İrem yalnız müziğin değil, duyguların da efsane ismi.

 

İlhan İrem uzun bir süredir kayıp, gözlerden uzak... neredesiniz? neler yapıyorsunuz?

Yaklaşık iki yıldır yeni albüm üzerinde çalışıyorum. Konsept belirleme ve söz müzik yazımı aşamasındayım.

Sanat hayatımın 25.nci albümü olacak. Bahar aylarında ev çalışmalarını bitirip, stüdyoya geçeceğim.

2009 yılının sonlarına doğru yayınlayabileceğimi sanıyorum. Oldukça özel bir yapıt olduğundan, ayrıntılı çalışmalar uzun zamanlarımı alıyor.

 

Bir süre Kıbrıs'ta yaşadığınızı duyduk... Kıbrıs'a geliyor musunuz? Kıbrıs için neler söylerdiniz?

Kıbrıs’a sessiz sedasız gelip gidiyorum. İstanbul’un gürültüsünden bunaldığımda, benim için gerçek bir sığınak oluyor.

İlk kez 15 Kasım 1983 tarihinde geldim, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edildiği günden başlayarak,

Lefkoşa, Magosa, Girne ve Güzelyurt’ta, sevgili Melih Kibar’ın piyanosu eşliğinde dört resital verdim.

O günlerden sonra, giderek sıklaşan gidiş gelişlerin ardından, Kıbrıs ikinci vatanım oldu. Güneşini, denizini, insanlarını, herşeyini çok seviyorum.

En güzel bestelerimi Kıbrıs’ta yapıyorum. İstanbul’daki çalışmalar nedeniyle son dönemlerde gelemedim.

Albüm kayıtları tamamlandıktan sonra, yine eskisi gibi uzunca süreler kalacağım.

 

Şu anda bir cd çalışmanız var mı?

Geçtiğimiz günlerde “Tozpembe / Progressive Çocuk Şarkıları” isimli bir albüm yayımladım.

Kayıtlarını 1988’de yaptığım, 20 yıldır arşivimde sakladığım, çocuklara özel bir çalışma bu.

Seksenli yıllardan bu yana belirli öyküler içeren, birbirinin devamı konsept yapıtlar yayınladığımdan, bu albüme bir yayın zamanı ayıramamıştım.

Bilinmeyen şarkılardan oluşan ve ilginç özellikleri olan bir albüm. Dünyanın bu günlerinde, insanların çocuk masumiyetlerini yeniden hatırlamaları gerekiyor.

Bu düşünceden derinlere doğru dinlendiğinde, “Tozpembe” kremanın altında “Kankırmızı” bir dünya görünüyor.

İlhan İrem dinleyerek büyüyen çocuklar için yazdığım şarkılar… O nedenle albümün alt başlığına “Progressive Çocuk Şarkıları” adını verdim.

 

Ölümsüz Ozan: İlhan İrem için neler diyebiliriz?

“Ölümsüz Ozan”, geçen yıl yayınlanan İlhan irem’e dair üç kitaptan sonuncusu.

Diğerleri, Özlem Süyev’in hazırladığı “Işığın Aşkıyla” ve Michael Kuyucu’nun kitabı “Sürgün Gibi Masallarda”.

Hayatımı ve yaratımlarımı, yazarlar kendi pencerelerinden, öznel yorumları ile anlatıyorlar ve hepsi birbirinden farklı, çok değerli anlatımlara sahip.

Hakan Taştan ve Ersin Kamburoğlu tarafından yazılan “Ölümsüz Ozan: İlhan İrem” kitabı, özgün yorumlar ve kapsamlı araştırmalar ile akademik bir boyut içeriyor.

Başka İlhan İrem kitaplarının da yayına hazırlandığını duyuyorum. Her biri değişik açılımlar taşıyacaktır.

Çünkü şarkılarım, bütün duygu ve düşünce hallerine farklı tayflar sunan kristalize bir zamansızlıkta üretiliyor.

           

Neler yapıyor İlhan İrem bu uzak zamanlarda?

Üç kelime: “Yaşıyorum, düşünüyorum, yazıyorum.”

 

İlhan İrem’i bir dörtlük ile ifade etmenizi istesem? Hangi şiirin dizeleri iç dünyanızı tüm çıplaklığıyla ve sadeliğiyle gözler önüne serer?
 
Bu soru daha önce de sorulmuştu. Bu kez Edip Cansever ile yanıtlayayım;

 

“Ve işte bir dip balığı su boşluğunda

 Çırparaktan yüzgeçlerini

 Hiç kimseye uymayan bir mevsim öneriyor”

 

Aydınlık yıllar dilerim.

Işık ve sevgiyle…