Kod Adı Mürekkepbalığı

 

Devrim tarihinin üzerine siyah bir mürekkep damladı.

Genç Türkiye Cumhuriyetinin bütün gözeneklerine dağıldı yıllarla…

Cahiliyenin asırlık bir yayılma ile kendi karanlık ülkesini inşa etmesidir bu.

Din değerlerini sömürme ve paranın bileşkesinde, cahilin daha cahili uyuşturup, birlikte kurdukları zindan…

Karanlık sularda güç görüntüsünde bir çekim alanı yaratarak, kaynama noktası düşÃ¼k aydınları da peşine takan

omurgasız Mürekkep Balıklarının dünyası…

Bu sessiz yapılanma, rahleleri okula, bölük pörçük birikimleri devasa holdinglere, kasaba zübüklerini devlet adamına dönüştürecek denli yol aldığında,

vahim gelişmeleri başından beri ‘demokrasi ve özgürlük’ diye seyredenler için yapacak pek bir şey kalmamıştır artık.

‘Uzlaşma’ türküleriyle usul usul semirip büyüyen dev ahtapotun gözleri kör, kulakları sağırdır.

Onunla uzlaşamaz, ona muhalif olamazsınız!..

En ulvi değerleri kendine tramplen yaparak çamurlu sulara dalmıştır bir kere…

Bildiği sadece, kirli bir alemin senaryolarından ibarettir.

Ona ayna tutup çiğliğini yansıtmak, aydınlığı anlatmak, dipsiz karanlıklara seslenmektir…

 

Yaşananlar nerdeyse bir asırdır sistemli bir şekilde cumhuriyetin altının oyulması sonucunda, dinci fikriyatın

çoğunluğu ele geçirerek istediği gibi at koşturması boyutlarını çoktan aşmıştır.

söz konusu olan öylesine büyük bir güçtür ki, o devasa yapının karşısında bütün moral değerler ve yurtsever

kesimin tüm söylemleri, maalesef sivrisinek vızıltısına dönüşmüştür.

Öylesine büyük bir barajın kapakları açıldı ki, tahayyül edebileceğiniz bütün sistemler, o şuursuz yapının elinde

oyuncaktır artık.

 

Ne acıdır ki, devrimler, cumhuriyet, vatan, millet, laiklik gibi kavramlar ve aydınlanmanın erdemini bayrak edip

koruyan bütün kişi ve kurumlar, teker teker kumda oynayan zararsız çocuklara dönüştürülmektedir.

Akla gelebilecek her türlü belaltı hikayesiyle, aydınlık ordularının iradesini kıblesine çevirebilen,

sivrilen muhalifleri bir celsede istifa ettirip, yine onların ağzından kendini aklayabilecek kadar büyük bir tehdit

ve yaptırım gücüdür bu!

Bütün hava değişimlerinden kendine uygun akıntılar peydahlayan bir canavarın soluğu ülkenin karasularındadır.

 

Koruma refleksiyle partilerin kapatılmasının, seçimlerle iktidarların değişmesinin, bu anlayış ve mantık dokusu

sürdüğü sürece eski, yeni bütün izm’lerin yetersiz kalacağı, koyu, çok koyu bir karanlık söz konusudur.

 

Öz değerlerini onyıllar önce yitiren toplum kendini öylesine kokuşturdu ki, çürümüşlük kendi imparatorluğunu kurdu.

Canavarlaşan mürekkep balıkları son kalan ışıkları yutmaya hazırlanıyor.

 

Karanlık sularda bir asırdır baştankara gezinen gemi için denizler tükendi.

 

Yeni bir gemi inşa edip, yeni rüzgarlarla yeni ufuklara gidecek, yeni kainatlar yaratacak, yeni bir akıl gerekiyor.

 

Işık ve sevgiyle…

İlhan İREM

_______________________________

Cumhuriyet Gazetesi (19 Mayıs 2010)