Hakan, Ersin, Özlem, Michael

Naim Dilmener
Milliyet, 3 Kasım 2008

Ya da “Ali, Veli, Maria, siyahı beyazıyla, işte bizim bu dünya...” Başlığa çıkardığımız dört ismin ortak noktası, çok çok sıkı İlhan İrem hayranları (yani fanatikleri) olmaları.
Ama sayıları milyonları bulan İlhan İrem fanatiklerinden farkları, dördünün de İlhan İrem üzerine herkesten çok kafa patlatmış ve ardından da bu maceralarını birer kitap ile bize ulaştırmış olmaları.
Bu yıl muzik yaşamının 35. yılını (1973-2008) kutlayan İlhan İrem için herkes kolları sıvadı; hayranı olan yazarlar ve uzun yıllar birlikte çalıştığı EMI / Kent dahil, herkes.
Önce Özlem Süyev Zat (“Işığın Aşkıyla İlhan İrem  /Müziğin Mistik İlahı”, SiyahBeyaz) yayınladı kitabını; ardından da Michael Kuyucu (“Sürgün Gibi Masallarda / Hayatı ve Yapıtlarıyla İlhan İrem”, Pegasus) ve Hakan Taştan ile Ersin Kamburoğlu (“Ölümsüz Ozan İlhan İrem”, Cinius).
Her üç kitabın, sırf isimleri bile yazılacak-anlatılacak olanlarla, İrem’in (en azından bir kısım) “giz”ini aydınlatma niyetinde olduklarını söylüyor.
“Işık” ya da “mist(is)izm” zaten İrem’in kırk yıllık yol işaretleri. En erken bunlar seçildi-okundu.
“Sürgün”, “masal”, “ozan” ve “ölümsüzlük” de, hem İrem’in bizzat kafa taktığı, hem de hayranlarının ona çok yakıştırdığı “izlek”ler.
1973 yılında (aslında daha eski; verdiğimiz tarih tam profesyonelliğe evrilme tarihidir; İMÇ öncesi, işin bir de Bursa kısmı vardır ki, bu dönem, bırakın bu yazıya, boydan boya bir kitaba dahi sığdırılamayabilir), “Birleşsin Bütün Eller / Bazen Neşe Bazen Keder” plağı ile her zamanki gibi-herkes gibi başlamış-başlatılmış bir “macera” (ya da “kariyer”), öyle yollardan geçecek, öyle köşeler dönecek, öyle tepeler aşacak, öyle sınavlar verecektir ki, bırakın saymayı-anlatmayı, hayal etmek dahi zordur.
Ama İlhan İrem geçer-döner-aşar, bütün sınavlardan alnının akıyla çıkar.
Ve bileğinin hakkıyla, indirilemeyecek -bırakın bunu, dokunulamayacak bir “yer”e yerleşir.
Ya da “yerleştirilir”. “Mürit” demenin ayıp (ya da “günah”) kaçmayacağı milyonların desteği ile artık “zirve”dedir.

Mistik İlah
Bu sözünü ettiğimiz parlak kariyeri her anında-her adımında takip etmiş Özlem Süyev Zat’ın kitabı, hem bu “hayal ötesi” gelişmeyi anlatmaya çalışıyor; hem de, İrem’e kafayı takmış, anlamaya çalışmış ama dişe dokunur bir sonuç da alamamış biz “fani”lerin, bu konuda yollarını aydınlatmaya.
Her iki isteğin-amacın da, layıkıyla gerçekleştirildiği söylenebilir; ferah ferah hem de.
İlhan İrem’in de çok önemsediği ve çok ciddiye aldığı bilinen Zat, “zor bir mevzu”yu, gerilmeden-paniklemeden bir bir aydınlatmaya çalışıyor.
Michael Kuyucu’nun ise daha sınırlı bir amacı varmış. “İlhan İrem’in Daha Kolay Anlaşılabilmesi İçin Bir Strateji Rehberi” değil, bir başvuru kitabı, bir “guide” yazmak istemiş.
Ve bu da başarılmış. Eksiksiz bir rehber ile çıkmış okurların karşısına Kuyucu; daha önceki kitapları gibi, temiz ve anlaşılır bir üslupla yazılmış, arananın anında bulunduğu, okunup hemen anlaşıldığı-öğrenildiği bir rehber.

Ölümsüz Ozan
Hakan Taştan ve Ersin Kamburoğlu’nun birlikte yazdığı “Ölümsüz Ozan” kitabı ise yukarda anlatılan iki kitabı (en azından “yöntem” olarak), tek bir kitapta birleştirmeye çalışıyor.
Bu kitap da İrem’in şifrelerini kırma konusunda epeyce gayret harcamış.
Epeyce de yol alınmış. Alınan yolun her adımında bir “hazine”ye de rastlanmış.
Bulunanın ne anlama geldiğini iyi bilen, karşılaşılan “bilgi” karşısında gerekli heyecanı duyan arkeologlar misali, her ama her harf-her bilgi, ciddi bir ihtimam gösterilerek alınmış-süzülmüş.
Taştan ve Kamburoğlu’nun kafa patlatmaları neticesinde elde edilen her “bilgi”, bulunan her “sır”, okura sunulacak “teorem”i güçlendirme yolunda, layıkıyla kullanılmış.
Ta Galatasaray Lisesi’nde öğrenciyken İlhan İrem üzerine hazırladıkları sunumlar-söyleşiler ile bu işe gerçekten gönül vermiş iki kafadar bu kitapla, gönüllerinden geçeni gerçekleştirmiş.
İlhan İrem’i İlhan İrem yapan gizlerin aydınlatılması, sahip olduğu şifreler yumağının kırılması-çözülmesi, yine de daha fazla zaman alacak gibi. Ama bir biçimde de başlandı işte. Son birkaç ayda yayınlanan bu kitaplar ile, her şey bir parça daha kolay olacak belki de; aysbergin altını da görmek isteyeceklerin elinde-önünde, en azından bir(den fazla) “pusula” var artık.