İlhan İrem Sazlıklardan Gerçekten Uçmuş! / Berrin Karakaş
Tempo Dergisi / 25 Mayıs 2006

Uzun zaman sonra yeni bir albüm yapma kararını nasıl aldınız?

Hiçbir zaman yeni bir albüm yapmaya karar vermedim.
Biriktiğimde kendiliğinden oluşur.
Aşık olmak gibi. Ruhun çığlıkları bedenden fışkırır.
Geçmiş, an ve gelecek.
Varolmuş ve olacak. Kainatla buluşur.

Eşinizle birlikte çalışmak nasıl yenilikler getirdi İlhan İrem müziğine? Bir de Hansu İrem’le nasıl tanıştığınızı merak ediyoruz.

1992 “İlhan – ı Aşk” albümünden bu yana müziğimdeki açılımlar sorunuzun yanıtı.
“Sürgün Gibi Masallarda” birlikte üretimlerimizin ilkidir.
“Cennet İlahileri” albümünde ise, şiirsel ve müzikal atmosfer tarifsiz.
Sis, gökyakutlarda, sis, rüyalarda.
Herşey rüyada başladı.
Sekiz Bulut Dağının Prensesi.
Mevsimlik heveslerini dökmüş çiçeklerin ecesi.

Hüsnü Şenlendirici’yi bir İlhan İlhan albümünde görmek sürpriz oldu bizler için. Ayrıca yeni enstrümanlar katılmış müziğinize. Bu farklılığı uzun zamandır yeni albüm yapmayışınıza bağlayabilir miyiz?

Şarkıların görüntülerini en iyi yansıtacak müzisyenlerle buluşmamız tesadüf değil.
Müziğim çeyrek asırdır kendi sonsuzluğuna yayılıyor.
Feryat figan kahrolduğu, nihaventli ezgilerde
Ney üfledi, mest olduğu mucizelerde.
O sesler hep vardı, değişik frekanslarda.
Tırtılla kelebeğin, Tarla Kuşuyla gelinciğin hissettiği rüzgar farklı.
Rüzgar hep vardır.
Kimileri duyar, kimileri yanından savrulur gider.

Albümdeki Melih Kibar bestesini daha önce neden duymadık acaba?

Özel bir ağıttı.
Kokusu uzaklardan bulur bizi,
güleriz gökyüzüne,
toprağın zamansız açılan gözüne.

İrem bağı çok güçlü bir bağ. Bu bağı siz nasıl tarif ediyorsunuz?

Cehennemden kurtulabilenler kendi cennetlerine varır.

“Hansu İrem’in albümün adını koyduğu günden başlayarak, başka bir alemin görüntülerini şiirlere, ezgilere döktük.” diyorsunuz. Nasıl bir alem bu alem?

“Cennet İlahileri”nin söylendiği bir alem.
Seyreyledi arş – ı Alemi, kollarından tuttu iki melek.....

Sanatçılar için bu dünya diğer insanlara göre algılar fazlasıyla açık olduğundan sanırız, çok daha zor. İlhan İrem varolan gerçeklik ve bir sanatçı olarak duyumsadığı dünyayı nasıl dengeliyor?

Özgür ve özgün yaratımlar, hissedilenlerle yaşananları aynı olağanüstü pencereden görebilmekle doğar.
Madde alemi de mucizelerden örülü.
Hayat mucize.
Tılsımlardan azade Teselya Büyücüleri
gece ve gündüzün çelengini örmekte.

Son zamanlarda insanların hüzne ve o girdiğiniz derin alemlere girmeye cesaretleri ve sabırları pek yok.
Gitgide de daha az sabırları kalıyor sanki. Tüm bunlar sizi zaman zaman karamsarlaştırıyor mu?
Böyle olmasının üretiminize pozitif geri dönüşleri oluyordur kuşkusuz.

Anlatımlarım sözünü ettiğiniz ortamlar için değil.
Karanlıklarının dışına çıkabilenler şarkılarımı derinden hissediyor.
İzleyicinin algı boyutuna göre şekillenen üretimler sanat değildir.
Sevgiler kaldıysa çoook uzaklarda
Kimi bu alemde, kimi ötelerde.
Bilinmezler benim içimde...
Ben Burdayım !

Sanat ve ego ilişkisini nasıl tanımlarsınız. Hangi noktada ego sanata zarara vermeye başlar sizce?

Sanatçı, kainatın bilinmez kıvrımlarında gezinen ayrıcalıklı bir ruhtur.
Onun yaratım sancılarını, ötelerden taşıdığı ışığı bozulmamış safiyet ve güzellikte yansıtma çabalarını,
ancak, o titreşimleri hissedebildiğinizde algılayabilirsiniz.
Adının yapıtlarından önce anılmasını arzulamaz hiç !
Bilinenin aksine, unutulmayan eserler unutulmaz sanatçılar yaratır.
Bir eliyle göklerden aldığı lütufları,
öteki eliyle toprağa tohum tohum eken semazen gibi döndükçe,
kah yerde, kah göklerde, canından can vermek beyaz ayinlerde.
Ego olamaz !

İlhanirem.net’te; “küskünler ordusunun başkomutanı” diye bir yazı var. Sizi neler küstürdü diye sorarsak?

Kişisel bir yorum.
Gıyabımda yazılanlardan.

Bir resim sergisi açmayı düşünmez misiniz? Ve yeni bir kitap elbette?

“Cennet İlahileri” dinlerken,
algının labirentlerinde gezinip,
Rönesansın gizemli galerilerinde kaybolacaksın.
Kutsal ışığı ararken şiirler uçuşacak saçlarında.
Başında kainatın sarkacı.
Olan olmadı, biten de bitmedi.

İlhan İrem neredeyse tek başına bir piar ajansı gibi çalışıyor. Bunun sebebi insanlara olan güvensizliğiniz mi?

Bütün şarkılarımın müzikal kurgusunu, bütün kapak tasarımlarını ben hazırladım.
Kainat yüreğime paha biçilmez anlatımlar sunuyor. Onların her aşamasından kuyumcu titizliğinde sorumluyum.
1994 “Koridor” albümünden sonra, görsel kreasyonları Hansu İrem hazırlıyor. Hepsi olağanüstü.
Bazen dostlarım soruyor ; “İlk günden, fabrikadaki çoğaltıma kadar, bu kadar titizliğe gerek var mı ?”
Müziğim, çok özel anlamlar içeren ve çok özel insanların dinlediği, sanat eseridir.
Bu nedenle, otuzüç yıl sonra, hepsi orijinal halleriyle satışta.
Bir mücevher ustasına, ‘şuraya bir taş da ben koyayım’ diyebilir misiniz?

 

Felsefe ve müzik. İlhan İrem’de bu ikisi her zaman iç içe. 70’lerden itibaren İlhan İrem felsefesinde ve müziğinde ne tür açılımlar oldu. Bu süreci kişinin varoluş sürecini algılayışı olarak da algılayabiliriz sanırız. Şu anda neredesiniz?

Kırbaçlar acı acı yakıyordu tenini,
Kızıl vazoda sönmüş gezegenin külleri.
Çıplak ayakları yanmış kavrulmuş,
Yürüdü / yürüdü / yürüdü / Derviş.

Yürü Ya Seyyah – ı Avare yürü...
Çevir yüzünü Cennete doğru.

Bunları kim yaşadı, yaşayıp da anladı ?
Varlığının en kadim sırlarında.

Işık ve sevgiyle...