Özel Röportaj
Hulusi Tunca (Kasım 2006)

İlhan İrem, ‘Ayrılıkların da sonu var’ adıyla çıktığı konserler dizisi çerçevesinde İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda ve Ankara Anatolia’da sahne aldı. Sanatçı “konserlerini sürdüreceğini” söylüyor.

Toplumun bozulan dokusuna, kolay tüketilen değersizliklere karşı 14 yıldır sürdürdüğü “sessiz direniş” ardından İlhan İrem, “Ayrılıkların da sonu var” adlı konser dizisiyle, yıllar sonra ilk kez 29 Eylül’de İstanbul Harbiye Açık Hava Tiyatrosu’nda sahneye çıktı, 14 Ekim’de ise Ankara Anatolia sahnesinde başkentlilerle buluştu. Muhteşem atmosferde gerçekleşen bu konserlerin ardından, yağmur nedeniyle 17 Ekim’de İzmir Kültürpark Açık Hava Tiyatrosu’nda hayranlarıyla hasret gideremeyen sanatçı, “İzmir’e mutlaka gideceğim” diyor. Yakın zamanda, müziğine yeniden ‘milat’ yaşattığı “Cennet İlahileri” albümünü yayınlayan İlhan İrem, bir yandan yeni albümle hayran kitlesini sevindirirken, bir yandan da 14 yıllık aradan sonra onlara canlı performansını izlettirme olanağı sundu. Sanatçıyla geçtiğimiz günlerde kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Beklenmedik bir şekilde yeni isimler eşliğinde sahne aldınız ve grubunuz da mükemmel bir performans gösterdi. Müzisyenlerinizi nasıl seçtiniz?

Herhangi bir sahne varyasyonuna girişmeden… Yani klasik orkestra, koro, dansçılar gibi, yeniden başlarken gereksiz bulduğum katkı ve şov unsurları olmaksızın, 14 yıl önce bıraktığım sahne formatıyla dönmek istedim. Bütün şarkılarımın yoğun bir rock potansiyeli var. Enstruman hakimiyeti çok yüksek müzisyenlerle bir Rock Band kurdum. Klavyelerdeki Artun Sürmeli, seksenli yıllardaki Grup Sevecen döneminde birlikte çalıştığımız önemli bir müzisyen. Sahne düzenlemelerini hem şarkıların aslına sadık kalarak, hem de sahnede arzuladığım rock atmosferine uygun biçimde mükemmel kurguladı. Artun, geri plandaki armonileri zaman zaman lirik, zaman zaman sert sergilerken, gitarda Gültekin Kaçar ve basta Murat Ejder, şarkıların sahnedeki ağırlıklı omurgasını mükemmel bir biçimde taşıyorlar. Cem aksel ise, coşkulu kaynamaları, tam istediğim şekilde rüzgarlayıp biçimlendirerek davuluyla eşlik ediyor. Özetle ; “Herşey şimdi başlıyor” demiştim… Konserlerime de gençlerle ve yepyeni bir grupla çıktım. Değişik tarzdaki sunumlara ve farklı tematik açılımlara ağırlık vermeyi düşünürsem, çekirdek kadroya başka müzisyenler katılabilir.

İstanbul Konserinde, İzzet Öz, Naim Dilmener, Hakan Eren, Erhan Konuk, Deniz Durukan, Murat Meriç gibi pek çok müzik yazarı ile, Coşkun Demir, Atilla Atasoy, Sumru Yavrucuk, Özgür Çevik gibi isimler vardı. Ama protokol sıralarında, alıştığımız mankenler ve şarkıcıları göremedik. Bu konuda bir yorumunuz var mı?

O gece orada ve sonrasında Ankara’da çok özel buluşmalar ve ayinler yaşandı. Söylenenler yalnızca şarkı, yaşananlar konser değildi. Zamansız gizemli paylaşımların gizli / açık sağlaması yapıldı. Sadece İlhan İrem Konseri diye gelenlerin birçoğu olağanüstü farklılığı algıladı. Bütün bu çamur dünyaya karşı yaşattığımız masalsı güzellikler, keşke batağı mutlu hayat edinenlerin hemen anlayabileceği kadar ucuz tutunmalar, yüzeysel lezzetler içerseydi. O zaman, hissedilemeyen boyutlarda İlhan İrem kainatları olmazdı.

29 Eylül, akşamüstü müthiş bir sağnak vardı. Yağmur konsere yarım saat kala durdu. İstanbul’un bütün diğer semtlerinde yağış sürerken, Açıkhava üzerindeki yıldızlar beni çok etkiledi.

Kuantum Müziği bu! Arzular hayatı değiştirir. Sen kendi hayatında mucizevi değişimler ararken… Düşün ki, binlerce insan, yağmurun durmasını istemiş, düşlemiş. Kainat derin düşüncelerle dönüşür, büyülenir.

Peki İzmir’de aynı dönüşüm niye yaşanmadı?

Tümüyle inanç konusudur… Kitleyi ilgilendiren oluşumlarda ruhların eksiksiz buluşması gerek. Büyülü desen hiçbir negatif yaklaşımla, hiçbir noktasında kararmamalı. Kulisteki odamda kainatla bütünleştiğimde, yağmurda bekleşen dinleyicilerden bazılarının ; “Biz de İlhan İrem gibi hasta olacağız, konser iptal olsun” dediklerini duydum. Gözlerimi açtığımda, inanç zincirinin kırıldığını, yağmurun durmayacağını hissettim. Bu kez yeterince istenmedi… Ki bunda da, deryalarımıza girmişlere çok önemli dersler, sınavlar var! Sonrasında, ışığı, sevgiyi ve diğer pek çok şeyi gördük. İzmir’e mutlaka gideceğim.

Konserler sürecek mi?

Çok yoğun çağrılar var. Bazılarına gideceğim. Uzun yıllardır ihmal ettiğim kitaplarım ve resim sergileri ile de ilgilenmek istiyorum. Ve tabii, hep daha sonrası olacak!

Işık ve sevgiyle