IŞIK VE SEVGİYLE
İclal AYDIN
(Vatan Gazetesi, 10 Eylül 2006)
 

İlhan İrem’in uzun yıllar önceki bir röportajında şöyle dediğini hatırlıyorum: “Bence Arabesk ve pop müziği bir senteze doğru gidiyor. Bu ikisinin bileşiminden yeni bir tarz doğabilir.”

Hey dergisi okuyan arkadaşlarım pop müziğine arabesk karıştırma fikrini itici bulmuş olsa da, iki türe de meylim olduğundan belki, bu bakış hiç de mantıksız gelmemişti bana.

Üstelik, bu gerçek bir kehanetti; İlhan İrem bunları söyledikten kısa süre sonra söz konusu sentez kendiliğinden gerçekleşti. Batı’ya dönük yüzümüzü temsil eden pop ile kendi varoşlarımızdan fırlayan arabesk fırtınalı bir evlilik yaptı ve günümüze kadar süren yerli pop furyası başladı. Mesela Ferda Anıl Yarkın’ın, Aşkın Nur Yengi’nin ya da Harun Kolçak’ın o dönemde pek sevdiğimiz şarkılarının pop mu yoksa arabesk mi sayılması gerektiğine şahsen hâlâ karar verebilmiş değilimdir. Bunun tartışmasını da Tolga Akyıldız ve Şafak Karaman’a bırakmaktan yanayım zaten.

Fakat kaderin cilvesi işte; İlhan İrem’in “piyasadan” elini ayağını çekmesi de biraz bu döneme rastlıyor. Olayı herkesten önce tespit etmiş olsa da, dalganın dışında kalmayı seçti hep. Hatta o kadar dışında kaldı ki, sonunda bir tür efsaneye dönüştü bu değerli sanatçımız.

“Ayrılıkların da sonu var” diyen bir ruhun “Kıl oldum abi” dünyasında barınabilmesine imkân yoktu belki de.

Öyle ya da böyle, İlhan İrem ilk ve son pop efsanemiz haline geldi yavaş yavaş: Münzevi hayatı, askerden geldikten sonra yaşadığı ruhsal dönüşümü, kendine özgü felsefesi ve internet sitelerinde sevenleri tarafından yapılan tartışmalar da bu efsaneyi besledi her daim.

Sanatçı tam 14 yıl sonra, İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosunda bir konser vermeye hazırlanıyor. Yeni albümü “Cennet İlahileri” yle beraber düşündüğümüzde, ayrılığın sonu geldi diyebiliriz herhalde.

“Bandıra Bandıra”yla büyüyen kuşaklar bile sormaya başlamışlardı çünkü: “Bir İlhan İrem vardı, ne oldu ona?” diye.

Sahi, bir İlhan İrem vardı, ne oldu ona? Onu kıran, üzen, köşesine çekilmeye yönelten şey neydi? Kariyerinin ilk yıllarında umutla bakan gözlerine siyah gözlükleri hangi hayal kırıklığı geçirdi?

Belki de şunu sormak lazım artık: “İlhan İrem’e bundan sonra ne olacak?” Onu seven bizler, dönüşüne destek vererek çok büyük bir sorumluluk aldık aslında. Müzik dünyasının, basının, hayat şartlarının 14 yıl öncesinden çok daha acımasız olduğu bir dünyaya dönüyor çünkü sanatçı. Onun hassas ruhunu ışık ve sevgiyle, pamuklar içinde saklamamız lazım.

Çünkü o görmeyeli olanlar oldu buralara.